Biraz kuantum bilmekten zarar gelmez ama şarlatanlardan uzak durun Yazdır
Prof.Dr. Mikdat KADIOĞLU izni ile tarafından yazıldı.   
Çarşamba, 13 Şubat 2013 09:57

Batan gemiden kurtulan denizcilerin azgın denizde kayalara tutunmaya çalışması gibi, hava durumundan anlam çıkarabilmek için hava kütlesi, romatizma ya da düşünce teknikleri gibi “değişmeyen” şeylere yöneliyoruz. Hâlbuki hava durumu gibi değişen şeyler hakkındaki bilgiler zamana ve mekâna göre çok değişir; sabit bir şeyler ve uyduruk bilgilerle açıklanamaz. Geçen yüzyılın en önemli iki başarısı, atomlar ve bileşenlerini resmeden kuantum teorisi ile uzay, zaman ve külte çekimini resmeden Einstein’ın genel görelilik teorisidir. Bu iki teori, dünya ve bizim hakkımızda (duygusal şeyler hariç) neredeyse her fiziksel olayı açıklamakta. Bu nedenle biraz kuantum teorisi öğrenmekten kimseye zarar gelmeyeceği gibi, bu sayede yaşadığımız dünyaya, kendimize, hava tahminlerine, dair çok daha geniş ölçekli bir bakış açısına da sahip olabiliriz.

DOĞAYI ÖLÇMEK ZORDUR
Ben zamanında İTÜ’de rahmetli Şükufe Hanım’dan Modern Fizik dersi alınca kuantum teorisi öğrenmiştim ama bazı şeyleri daha yeni anlıyorum. Örneğin: Aldığım her nefes, Fatih Sultan Mehmet’in verdiği nefesten bir atom içeriyormuş. Şimdi taşındığım binanın üst katında, daha önce yaşadığım binanın alt katına kıyasla daha hızlı yaşlanıyormuşum. Ne kadar hızlanırsam, o kadar ince ve narin birim oluyormuşum. Fakat koşarken, ağırlığım artıyormuş. Bir fincan sıcak kahvenin ağırlığı, soğuk halinden daha fazlaymış. Radyodan duyduğumuz bip’lere göre saat ayarı yapmak yanlışmış. Zamanda yolculuk mümkün olunca, ya gidip büyükbabamı vurursam nasıl doğarmışım!..


Heisenberg belirsizlik ilkesine göre insanı çileden çıkartacak şekilde, doğa ölçmek istediğimiz şeyleri istediğimiz kesinlikle ölçmemize müsaade etmez. Bilebileceklerimizin bir sınırı var. Fakat iyi bir hava tahmini için “şimdi”yi bilmemiz lazım. Maalesef “şimdi”yi bilmek neredeyse imkânsız; çünkü “şimdi” hayali ve yapay bir kavram. Siz bu yazıyı okurken, şuan aslında yazının, saniyenin milyarda biri kadar geçmişteki bir görüntüsüne bakıyorsunuz. Benzer bir şekilde örneğin, ay veya güneş için “tam şu anda ne durumda” sorusunun cevabını da asla bilemeyiz. Bilebildiğimiz ayın bir buçuk ve güneşin ise sekiz buçuk dakika önceki durumudur.


Meteorolojiden vazgeçtim. Ne modern ne de klasik fizikten haberdar olan bir zamanların meteoroloji yetkilileri “havayı tahmin etmiyor; biliyoruz” diye böbürlenirdi. Bugün de fizik, psikoloji, psikiyatri gibi bilim dallarından ne kadar haberdar olduğu belli olmayan kişiler de başımıza “kuantumcu” psikoterapi uzmanı oldu çıktı. Böylece artık “fakirlik, korku, yalnızlık, öfke ve suçluluk asla kaderimiz değil. Bütün bunları değiştirmekse elimizde. Kuantum, bilinci altından başlayarak hücresel düzeyde tüm negatif düşünce ve inançlarımızı değiştiriyor” muşlar. Yani yine bir tuhaflıktan ötekine uçtuk!


Alfa Yayınları’ndan çıkan Marcus Chown’ın “Biraz Kuantum’dan Zarar Gelmez” adlı meşhur kitabını okumanızı ısrarla tavsiye ederim. Yukarıda verdiğim örneklerin basit ve kapsamlı açıklamalarını bu kitapta bulacaksınız. Özetle, bu kitabı okursanız bir yandan sınırlı bakış açınızı genişletirken, bir yandan da yaşadığınız gündelik dünya işlerinde hiçbir zaman tuhaf ve duygusal kuantum davranışlarını göremeyeceğimizi de anlayacaksınız. Yani, kuantum düşünce tekniği, kuantum felsefesi gibi şeylere umut bağlayıp, geçer ve işler olan bilimsel tıptan asla vazgeçmeyin.