A'dan Z'ye Spiritüalizm ve Parapsikoloji Sözlüğü

Sozlukte 417 kayit var.
Sozlukte arama yap
ile baslayan iceren kesin benzer gibi
All A B Ç D E F G H İ K L M N Ö P Q R S T U V Y Z
Sayfa:  « Once ... 3 4 5 6 7... Sonra »
Terim Tanimlama
Determinizim

Determinizm, hareketten evvel, onu zorunlu kılan sebeplerin varlığı demektir. Diğer değişle, herşey bir fiil ve hareketin sebebi; başka bir fiil ve hareketin sonucudur. Bu yüzden ''Sebep- Sonuç'' ya da ''İllet- Netice'' yasası prensibi olarak isimlendirilir. Determinizm de bireysel hürriyet insanın hareketleriyle sınırlıdır. Hareketi açıklayıcı sebepler bireyin dışında olduğu gibi içinde de olabilir.

Determinizm'in bilimsel şekli;.

a) Evrensel Mekanizma; Bütün kainat olayları, zorunlu bağıntılarla birbirlerine bağlıdırlar. Her olay kendinden evvel ki olaylar tarafından hazırlanmıştır. Kainatta ki zorunluluk hurriyeti ortadan kaldırıcıdır.

b) Enerinin Sakımı ( Kudretin muhafazası yasası ); Doğa da hiçbir şey kaybolmaz.Hiç birşey yoktan var olmaz. Kainatta ki enerji miktarı sabittir. Ancak enerji halleri değişmektedir. Bu prensip Yaratan ile yaratıkları arasında ki durumun bilimsel açıklamasını verir. Enerjinin sakımı varlıklar arasında ki hiyerarşiyi, mertebeyi doğurmuştur.

Determinizim'in ahlaki şekli;

a) Sebepsiz istek yoktur.Ne zaman iradeyle hareket edersek, hareketimizin mutlaka bir sebebi vardır. İnsan bir amaca varmak için karar verir. Sonra irade, kendisini harekete sürükleyen sebeplerin arasından en kuvvetlisini seçer, onun gösterdiği amaca varmak ister.

b) İradeden ayrı dıştan ve içten sebepler vardır. Dıştan olanlar her taraftan gelir, içsel sebepler istek ve tutkulardır. Bu sebeplerin etkisi altında hareket ederiz. Kendimizi hür zannetmemiz hareketlerimizi zorunlu kılan sebepleri bilmeyişimizden ileri gelir. Tam bir hürriyet fikri bilgisizliğin eseridir. Birde buna kibirimizi ilave etmemiz gereklidir. Bilgisizlik ve kibir sebebiyle kendimizi hür sanıyoruz. Aslında bu bir vehimdir. Kaderimizi kendimiz, dış sebeplerinde etkisiyle Sebep Netice yasası içinde belirleriz.

Devre

Uygarlıkların gidişini etkileyen, onları tekamüle zorlayan, fakat bazen çöküşe yönelten kader tekerleği. Burçların devresel olarak hareketi tekamülde genel iniş ve çıkış. Ebedi dönüş.

Ruhçuluğa göre dünya bir tekamül okuludur. Her tufan bir öğretimin sonunu yeni bir öğretimin başlangıcını oluşturur. Bütün olarak öğretimin son bulması, o devre içinde uygulanan eğitimin son bulması demektir. Tekamüle bağlı bir ayıklanma sonunda yeni bir devre başlar ve tekamül süreci - helezon şeklinde - gelişimini sürdürür.

Çeşitli gelenek ve dinlerde bu değişim noktalarına muhtelif isimler verilmiştir.

Batı ezoterizminde Yunan Latin kültüründe kaynaklanan başlıca dört devre bilinir. Altın, Gümüş, Tunç, ve Demir çağları Hint'de vedantik okula göre, bu devrelerede Yuga ismi verilmiştir.

Dezenkarnasyon

İnsan ruhunun bedene girmiş, yaşayan can olmuş şeklinden çıkarak serbest hale gelmesine, yani ölümle bedeni terk etmesine ''dezenkarnasyon'' ; bedensiz olan, ölmüş olan varlığa da ''dezenkarne'' denir. Ruh ve beden münasebetinin kesin olarak kesilmesine ölüm diyoruz. Yokluk, hiçlik, tamamen son bulma gibi ifadeleri reddeden dezenkarnasyon, ruhun ete girdikten sonra belli bir süre etten ( bedenden ) ayrılışıdır. Daima ruhun ölümsüzlüğünü ifade eder. Bedenin öldüğünü, ruhun diri bulunduğunu belirtir. Yani ruh, sadece mekan, ortam ve dolayısıyla buut değiştirmiştir; yok olmamıştır.

Dezenkarnasyon bütün yaratıklar için zorunlu bir durumdur. Ölmek ve doğmak tekamülün ayrılmaz bir olgusudur. Her ölüm yeni imkanlar, yeni idrak ve bilgiler vesilesi olmaktadır. Ölümsüz ruh için bedenin ölümü, terki, elbise değiştirmek gibidir.

Diğerkamlık

Başkalarının iyiliğini istemek, çıkarını korumaya çaba harcamak, hakkını tanımak duygusu bizi başkaları uğruna fedakarlığa yöneltecek dereceye varırsa o zaman bu hareketimiz diğerkamlık tır. Nefsin esas itibarıyla kendi hakiki çıkarından başka ahlaki sebeplere başvurması bakımından, ahlaki gidişin amacı olarak insanların çıkarlarını esas tutan iyilik varsayımıdır. Şuurlu olmaya gayret ederek başkaları için yaşamak, onların mutluluğu ile mutlu olmak, felaketi ile mutsuz olmakda diğerkamlık vardır.

Başkalarını kendisi gibi sevmektir, başkası tarafından kendisine yapılmasını arzu edilmeyeni başkasına asla yapmamaktır. Diğerkamlık başkaları için sevgi duymaktır; gerek içgüdü ile aynı cins arasında ki ilişkiden olsun, gerek kişisel düşünce ve nefsaniyetten meydana gelsin... Ahlaki olarak; Hazcılığın, bireyselciliğin ve bir dereceye kadar faydacılığın karşıtı olan bir ahlak mezhebidir.

Diğerkamlık tekamülün yüksek seviyelerinde normal bir ruhsal davranış halini alır. İnsan bencilliğini yenebildiği oranda diğerkamlık yolunda ilerler. Esasında diğerkamlık temel bir ruhsal yetenektir. Gerçek mutluluk ve üstün haz varlığın '' tam bir vericilik '' niteliğini kazanmasından sonra biçimlenir. Bunun metodu ise başkalarına yardım, hizmet müsama ve sevgi göstermekle açıklanmaktadır.

Direk Ses

Seans sırasında, orada bulunan herhangi birinden değil de ince bir hava akımından veya daha çok bir trampetten gelirmiş gibi görünen ses.

Dış Zaman

Bizim küçük evrenimizi aşan bölümde bulunan, lineer olmayan zamandır. Ayrıca zamansızlığı da kapsar. Zamansızlığın gizli boyutlarda bulunduğuna inanılır ve ruh, fiziksel dünya veya dünyaların İç Zaman devrinden serbest kaldığında, zamansızlığı tecrübe eder.

Diskarne Varlık

Ruh veya maddesel olmayan varlık. Daha çok ölmüş ve dünyada sıkışmış birinin ruhu için söylenir.

Dogma

Önceden bir eleştirme yapılmadan ve kanıt aramadan birşeyin müspet olduğunu göstermeye çalışmaktır. Eleştirme olmaksızın mutlak'ı bulmak imkanını kabul eden bir mezheptir. Hakiki bilginin tartışmasız olarak olabileceği imkanını kabul eden, insanın bütün hakikate sahip olabileceği iddasında bulunan her felsefe doğmatiktir. Eleştiriye şüpheye yer verilmeyen bilgilerdir.

Noksan veya hata olabileceğini kabul etmeden, kendi mezhep ve kanaatine kendi üstünlüğüne dayanan bir uyan ve onayda bulunan bir zihnin hali ve davranışı. Önceden bir eleştirmeye dayanmaksızın, delilsiz olarak uymak ve onayda bulunmak eğilimidir.

Bilinmezcilik, eleştirmecilik ve şüpheciliğin zıttıdır.

Ruhçulukta dogmatizm yoktur. Zira tekamül yasası daime gelişmekte olan bir olgudur. Mutlak hakikat olarak varlıkların elinde hiçbir bilgi mevcut değildir. Mutlak bilici sadece Kadir-i Mutlak Allah'tır. Bu itibarla noksan olan beşeri bilgiler için dogmatik bir hal almak bir aldanmadan ibarettir. Varlık tekamüle muhtaçtır ve tekamül eder; süresiz ve kesiksiz tekamül esnasında realiteler devamlı olarak değişir ve ayrıca bilgiler, inançlar, anlayış ve duyuşlarda değişir ve daima mükemmele doğru gider. Bu sebepten dogmatizm de ruhun tekamülünde geçici bir evreden ibarettir.

Doğru

“Doğru” ifadesi genelde içinde insanın kavrayışının olduğu konuma karşılık gelir ve gerçeğin bir yansımasını ifade eder. Doğru tanım için insan öznesine, bilme, algılama ya da bilince gereksinim vardır. Doğru ifadesi, her zaman gerçek ile eşdeğer değildir. Karl-Otto Apel’e göre “doğruluk diye bir şey yoktur” türünden bir sav daha baştan yanlıştır. Çünkü savın önermesi içeriği ile edimsel içeriği kendi içinde çelişir.

Doğrudan Ses

Bu irtibat tarzı gerçekten çok dikkat çekici ve ikna edicidir. Bedensiz bir varlık böyle bir durumu meydana getirirken, öncelikle medyomun bazı kudret ve maddelerinden yararlanır. Bu kudret ve madde; Medyomun kendi etrafında yarattığı, psişik düzende ''dinamik ahenk'' ve gene bu ahenkten dolayı bedeninden çıkan buharımsı ektoplazmadır.

Dinamik ahenk hazirunun ve kozmik alemin, o muhitte müşterek bir amaç etrafında toplanmak üzere, psişik bir küre meydana getirmeleridir. Bu psişik küre kozmik etkilerin yoğunlaşmasını ve dolayısı ile medyomun fiziki yeteneklerinin harekete geçmesini sağlar. İşte bu durumdan sonra şüphesiz üstün varlıkların yüksek enerjileriyle - bir bedensiz varlık kendisine insan sesi çıkartabilecek bir ortam yaratır. Bu ortamı bir boru veya başka bir alet üzerinden yoğunlaştırarak da kendi sesini duyurur.

Doğrudan Yazı

Doğrudan yazıda; daha önce açıkladığımız doğrudan ses olayında ki şartlar dahilinde, bu sefer ses çıkarıcı bir ortam elde etmek yerine, doğrudan kaba maddeye etki edilir. Doğrudan yazı esas olarak üç türlüdür.

1- Medyomun hiç bir teması olmadan kalemin, kendiliğinden istenileni yazması.

2- Küçük bir sepet içine konulan kağıt ve kalemler vasıtasıyla yazlan sözler. Bazen renkli kalemler koymak suretiyle ruhun kendini veya başka birşeyi resmetmesi.

3- Arduvaz ( kara kaş) üzerinde yapılan deneyler. Bunlar genellikle, iki arduvaz levha arasında bulunan, gene arduvaz bir kalem vasıtası ile elde edilirler. İngiliz medyom Slad'in Zociner ile yaptığı deneylerde bu tip doğrudan yazıdan pek çok örnekler elde edilmiştir.

Doğrudan yazı metodu ile alınan tebliğler her türlü itiraz ve eleştiriyi ortadan kaldırır ve ruhun varlığını açıkca ispatlar.

Doğrulanmış

Bulgularla ve olaylarla kanıtlanmış bilgi veya deneyimler.

Doğum İşareti

Kendiliğinden hatırlanan reenkarnasyon olaylarının önemli kanıtlarından biride geçmiş hayat ait bir yaralanma izinin, bu hayatta ki yeni beden üzerinde de bulunmasıdır. Doğumla beraber vucutta bulunan ama bir anlam verilemeyen kesik ve delinme izleri, eksik parmak, kopuk kulak v.b işaretler geçmiş bir hayata ait, ruhda derin izler bırakmış olayların canlı hatıralarıdır.

Doğum işaretleri,ani ve ıstıraplı cinayetlerin sonucunda oluşan yaraların ruhsal varlığın yeni bedeninde gözükmesidir ki birçeşit kinetik telkinde denebilir.

Olayın oluşumunda tahayyül yeteneğinin rolü büyüktür. Telkin yoluyla tahayyülü etkin hale gelen bir ipnotik süjenin kendi kolunda yanık izleri meydana getirmesi, hamile bir kadının gizlice alıp yediği ( zeytin, karadut gibi ) maddelerin doğan çocuğun bedeninde iz bırakması gibi, ani ve şaşırtıcı bir ölümle bedenini terk eden ruh varlığının yeni bedenine öldürücü yara izlerleri yansıtması da mümkündür. Olayın derin izlenimi taze ve çok güçlüdür; telkin ve tahayyül mekanizmaları tam bir kapasite ile çalışmıştır.

Reenkarnasyon olgusunun gerçekliğini maddesel düzeyde kanıtlayan doğum işaretlerinin en çok rastlandığı ülkeler Alaska, Türkiye Lübnan ve Hindistan dır.

Doğum Öncesini Hatırlamak

Ekminezik çalışmalarda sujeler, aynı bir hayatın geri yaş devrelerine götürülmeleri sonucu, yani sınıf yaşa ( yeni doğmuş devreye ) geldikten sonra rahim içi hayatı, doğum olayını, doğumdan önceki hayatı, bedene bağlanışı hatırlarlar, daha doğrusu şimdiki zamandaymış gibi derinden yaşarlar.

Bu tür deneylerin, tedavi kıymetinden öte ruhun ebediliğini kavramak bakımından önemi büyüktür.

Dolaylı Ses

Diskarne varlığın, medyumun ses organlarını kullanarak konuşması. Genellikle ses medyumun normal sesinden tamamen farklı çıkar.

Döner Masa

Yuvarlak ve kendi etrafında dönmesine yardım eden bir mihveri bulunan tahta bir masa vasıtasıyla, medyomların psişil yeteneklerini ortaya koymalarıdır. Medyomun psikol manyetik seyyaleleri belirli bir çıkış şiddeti kazanınca masa dönem hareketi meydana getirir.

Bu ruhun doğrudan tesiri olduğunu söylemek mümkün değildir. Medyomun kendi psişik gücüde bu olayı meydana getirebilir. İspat bakımından Spiritik bir değeri yoktur. Bu olay ilk defa Kont GASPARİN tarafından incelenmiş ve böyle isimlendirilmiştir. Neticeyi medyoma bağlamakla beraber, diğer araştırıcı ve bilginlerin bu yola girmelerini sağlamıştır.

Dönüşüm

Dönüşüm, bir bütünsel sistemin, doğanın farklı unsurlarını açığa vuracak kadar temelden yapı ve davranış değiştirme sürecidir. Bu durum, yeni biçimler meydana getirmenin yanı sıra şekil değiştirmeyi de kapsayabilir. Dönüşüm, yekpare bir gerçelclik sisteminin enerjisini yeniden yönlendiren değerlerin yeniden düzenlenmesidir. Sistem ve onun tüm potansiyelleri, hem feragat edilmiş hem de yeni şekillendirilmiş durumu aşan yollar aracılığıyla, daha büyük bir bütünleşme durumuna doğru ilerler. Önceden olması gereken iki aşaması vardır: geçiş ve değişim.

Dua

Ruhsal varlık veya güçlerle iletişim kurmaya çalışmak.

Duble

Psişik konuda '' ikinci cüz,ikiye bölünmüş, iki kat olmuş, ikileşmiş, eş, ikiz, benzer '' anlamına gelir.

Duble teriminin ifade etmek istediği anlamın geçmiş devirlerden beri süre geldiğini görmek mümkündür. Eski Mısır'da KA , Yunan'da EIDOLON , Kabalistlerde NEFES, Orijen ve diğer kilise babalarının dahil oldukları Yeni Eflatunculuk da ANGOEİDE, ASTROEİDE ( Yıldızlardan yansıyan ) , Teofizide ESERİ BEDEN, Klasük ruhçulukta ise DUBLE '' yaşayanların fantomu '' dur.

Dublenin özelliklerine gelince ( gözlem yoluyla elde edilmiştir ); Alışkın bir göz için ( duru görürler gibi ) ilk bakışta açık mavi veya menekşe renginde gözükür. Fiziki bedenle olan ilgisine göre kaba veya ince bir dokudadır. Kendisinde hareket kuvvetini ve duyarlığı dışarıya aktaracak yetenek vardır. Zekidir ve hayatiyetin yüzde seksenini kendinde taşır. Genel olarak buharımsı bir görüntüye sahip olan duble hızla yer değiştirir, engellerin ardına kolayca geçer. Ölüm anlarında mezarlıklarda görülmesi mümkündür. Deneysel olarak yapılan araştırmalarda yakından tahkik etme fırsatı elde edilmiştir. Bilhassa Teozof ve Okültistler bu konuyu çok incelemişlerdir. Dublenin etrafında onun ruhsal mükemmelliğini belirten ışıklı haleler ( AURA) vardır ve çeşitli renkler ifade eder.

İlkel kavimlerde ve Orta çağda kara büyü ile uğraşan kimselerin duble vasıtasıyla yaptıkları kötü etkilerin hikayeleri, metapsişik ve sosyoloji ile ilgilenenlerce bilinmektedir.

Dünya Dışı/Extraterrestrial

Bulunduğumuz dünyanın dışından olan.

Sayfa:  « Once ... 3 4 5 6 7... Sonra »
Glossary 2.7 uses technologies including PHP and SQL