Durugörü ve Uzaktangörü Kitap Önerileri e-Posta
 

Ölüm… ve Sözlük, 376 Sayfa

29 Şubat 2016 Basım Tarihi

Tuti Kitap 

Olumsozluk

 

 

197 Gün,

1 Nisan 2015 baskısı,

Tuti kitap, 528 Sayfa

Roman öncelikle ülkemizde bir dönem çok ses getiren gerçek bir cinayetle başlıyor ve ardından gerçek alan dedektifleri ve psişik dedektifler katilin peşine düşüyor. Romanda gerçek hayattan yansıyan karakterler ve kurgusal karakterler yer almasına karşın, mekânlar ve kişilerin tanımlamaları bir süre sonra bir ağ gibi birbiri ile ilişkili hale geliyor ve karşınıza sinema filmi gibi kafanızda canlandırabileceğiniz bir zenginlik çıkarıyor.

Romanda karşılıklı diyaloglarla ve uzun uzun paragraflarla parapsikolojinin ne olduğu, duyular dışı algı, sezgi, hissi kablel vuku ya da geleceği önceden bilme gibi konulara ayrıntısı ile değiniliyor. Roman özelliği itibari ile popüler bir bilim kitabı olmasa da bittiğinde parapsikoloji hakkında genel bir bilgi birikimini de size sağlıyor. Bir anlamda romanı okuduğunuzda “modern parapsikolojinin” falcılık ve büyücülük olmadığını aynı zamanda bilimsel bir zemini de olabileceğini anlıyorsunuz. Aynı zamanda insan bilincinin bir dereceye kadar kafatası dışına uzandığını da görebiliyorsunuz ve yazar bunu hem olay örüntüsü ile hem de bilimsel bilgilerle ortaya koyuyor.

Romanın içinde Asal sayılardan oluşan bir örüntü var. Her bölüm başlığı bir asal sayıdan başlıyor ve 197 Gün ile sonlanıyor. Asal sayılar, sadece 1’e ve kendine bölünebilen, özgün bir dizi sayılardır. Romanın konu başlarında asal sayılar belli bir örüntü içerisinde “197 gün” ile ilişkili kullanılmış. Aynı örüntü romanın içinde geçen hemen hemen tüm rakam-sayılarda da kullanılmış. Bunlara ek olarak cinayetle ilişkili asal sayı örüntüsü romanın kapak tasarımı içinde hazırlanmış. Bu şekilde romanın edebi akışı ve diyaloglarına ek olarak, matematiksel bir sembolizm asal sayılarla içine serpiştirilmiş. Bu örüntünün taşıdığı ilişki ve gizemi çözmek okuyuculara kalmış.

Duyular dışı algı ve parapsikoloji konusunda öğreneceğiniz çok şeye ek olarak yazar kitapta dikkat çekici şekilde Gustav Klimt’in The Kiss tablosu ve Maurice Ravel’in Bolero’suna da çok farklı yorumlar getirerek, bir şeyin ne kadar çok anlamlı yorumlanabileceğini gözler önüne seriyor. Romanın esas mesajlarından biri de gördüklerimiz ve bildiklerimizin tek anlamlı olmayabileceği konusunda. Aynı zamanda tüm romanda değişik diyaloglara serpiştirilmiş Marilyn Monroe’nin özelliklerini ele alan Dr. Saltı karakterinin diyalogları ile de Monroe’ya çok farklı bakabiliyorsunuz. Monroe kesinlikle bize anlatıldığı veya gösterildiği gibi biri değilmiş diyorsunuz.

Bu olayın gerçek kısmına ek olarak romanda kurgulanan edebi çevre, olaylar ve kişilerle, parapsikolojinin ya da duyular dışı algının ne olduğu, gelecek öngörülerinin gerçek olup olamayacağı -dar anlamda falcılık, medyumluk-, dini ve bilimsel bakış ele alınmış ve okuyuculara da gerçek/doğru bilgiler sıkmadan verilmeye çalışılmış. Bilimsel bir kitap olmadığı için de genelde bazen ciddi, bazen de komik diyaloglar arasına bilgiler serpiştirilmiş. Bazen geçekten komik bölümleri okurken kendinizi gülerken bulabilirsiniz. Bazen de ölmüş ve öldükleri mekânlara hapsolmuş ruhların anlatıları ile korkuya ve ürpermeye kapılabiliyorsunuz. Ama ne olursa olsun kitap bitince de keşke bitmeseydi diye hayıflanabiliyorsunuz. Hatta yavaş yavaş okuyup çabuk bitmesinde diye tadına varmaya çalışabiliyorsunuz. 

 


 

 

  Diğer önerdiğimiz kitapların listesi burada! Forumda 

 


 

 

"Ben çok katı bir bilim insanıyım. Bu tür şeyler tamamen saçmalıktır ve bilim bunlarla ilgilenmez. Dolayısı ile burada yazdıklarınız ve yaptıklarınız külliyen absürd ve aptalca" şeklinde düşünenlere. Onlara bilimin tarihsel sürecinin nasıl olduğunu, bilimin nasıl çalıştığını, yönteminin nasıl olduğunu, kuantum mekaniğinin mantıkla çelişen özelliklerini okumalarını salık veririz. Ama zamanları yoksa ilkokuldaki çocuklarının kitaplarını tekrar okuyabilirler...