Ana Sayfa » Parapsikoloji Genel

Parapsikoloji Genel

Parapsikoloji Genel/Uzaktangörü
Yazar:Sultan Tarlacı
Bazı arkadaşlar dinsel sınırlamalarla, eleştirmekte ve karşı çıkmaktalar. "GAYB bilinemez, gelecek bilinemez gibi..." Bu gelecek bilinemez iddialarından sonra, Kur'anda  bütün GAYB geçen yerler incelendiğinde, Sonuç; 3 anlamda GAYB kullanılmaktadır. 1. Yukarıdaki-aşağıdaki, büyük-küçük, görünen-görünmeyenin SAKLI bilgisi. Yani, insanın bilemeyeceği bir bilgi. Buradan anladığım, daha çok HERŞEYİN TEORİSİNi yapmak için gerekli denklemlerin insan açısından mümkün olamayacağı ve bunu sadece belli oranda bilebileceği. Örneğin, Heisenberg'in belirsizlik prensibi. Bu der ki, bir elektronun konum ve momentumunu aynı anda bilemezsiniz. Bu bilimin kraliçesi Kuantum Fiziğinin yetersizliğinden değil, doğanın özelliğindendir. Konumu bilirseniz kesin olarak, momentum belirsizliği SONSUZ olur. Momentumu bilirseniz, KONUMU sonsuz belirsiz hal alır.Ama kanımca, buradaki GAYBden anlaşılan, TANRI için bu sınırlamanın olmadığıdır.
| 14518 tıklama |  Email | Devamını oku
Parapsikoloji Genel/Bilimsel Açıklamaları
Yazar:Sultan Tarlacı
Tüm canlılar üzerinde değişik yöntemlere dayalı deneyler yapmaktan, hassas kişiler ve kendiliğinden ESP vakaları ile ilgili doneler toplamaya, enerji alanlarını kaybeden cihazlar kullanmaya kadar çeşitli' şekillerde uygulamalı olarak yürütülen parapsikolojinin kuramsal yönü de giderek ağırlık kazanmaktadır.
| 8405 tıklama |  Email | Devamını oku
Parapsikoloji Genel/Öngörüler
Yazar:Sultan Tarlacı
Uyarı: Birinin sizin zihnine uzaktan etki ederek davranışlarınızı değiştirdiğini ve size istemediğiniz şeyler yaptırdığını düşünüyor iseniz mutlaka bir psikiyarti uzmanı ile görüşmelisiniz. Bu ciddi bir ruh sağlığı bozukluğunun bir belirtisi olabilir. Elektromanyetik dalga veya telepati ile beyine yerleştirilen çiplerle kontrol edildiğini söyleyen bazı kişi var… Ancak uzaktan zihin kontrol yöntem ve tekniklerini hiç bilmediğimizi varsayarsak, beynin nasıl işlediğini, davranışlarımızın nasıl oluştuğunu aşağı yukarı biliyoruz. Bu bilgileri göz önüne aldığımızda, uzaktan beynimizi ve davranışlarımızı başkaları kontrol edebilirler mi? Beynine baktığımızda bu imkansızdır. Davranışlar çok karmaşıktır ve birisi sizi uzaktan kodlayıp cinayet işletemez. Birisi size yapmak istemediğiniz bir şeyi yaptıramaz. Çoğunlukla kişiler, FBI, CIA ve MIT’in kendilerini kontrol ettiklerini söylemekte. Ancak şunu sormalılar önce kendilerine: “neden beni seçtiler ki?” Yani ayrıcalığın ne, hangi etkin konumdasın ki seni seçmiş ve uzaktan seni kontrol ediyorlar. Bu şekilde kontrol edildiklerini, iradeleri dışında hareket ettiklerini düşünen kişiler mutlaka psikiyatr ile görüşmeleri gerekmektedir. Bu çok ciddi akıl hastalığının bir belirtisidir. Sorun düzelmiyor ise tekrar psikiyatr ile görüşmeleri gerekir… Diğer bir prensipte şudur, siz Tanrı ile konuşuyorsanız sorun yok, ama Tanrı sizinle konuşuyor ise psikiyatriye gitmelisiniz. Çocukluğumdan beri, belki yetiştiğim çevreden kaynaklanan paranormal anlatılara hep ilgiyle bakmışımdır. Zamanla bu ilgi, bilimsel olma çabasından da kaynaklanan bir şüphe ile süslenmiştir hep. Anlatılan “cin çarptı, muska, önceden rüyasında gördü, mezarında ateş görüldü, at üstünde zırhlı ve elinde mızraklı adamlar gördüm…” gibi şeylere hep şüphe ile ama bir o kadar da ilgi ile baktım. Bu tür hadiselere ilgi insana bir kez yapışınca, çok kolay yakasını bırakmaz. Yıllar içinde değişik versiyonları kafanızı kurcalar. Nöroloji asistanlığı sırasında, bütün asistanlar, uzun bir süre psikiyatri kliniğinde tecrübe kazanmak için giderler. Bu ayrılmaz iki kardeş olan psikiyatri ve nöroloji arasında bağın aslında ne kadar sıkı olduğunu bir kez daha insana hatırlatır. Benim de, psikiyatri kliniğinde çalışmaya gittiğimde, ilk verilen hastam, mesleği diş hekimi olan bir erkek hastaydı. Yaşı sanırım 25 civarındaydı ve normal dışı inançları vardı. En belirgini de, göbeğinin hemen altından çıkan bir ışık huzmesi ve onun belinde, omuriliğinde de olan yansımasıydı. Geçmiş bilgilerimde, “ya bu hasta şu şakra denen şeyi görüyor ve anlatıyor, tam yeri burası ve doğu mistiklerinin de tarif ettiği gibi anlatıyor” düşünmeme rağmen, bunu psikiyatri uzmanımıza ve de hocamıza hiçbir şekilde açmadım. Çünkü aklıma “yayılan şizofreni veya paylaşılan psikoz” denen bir tanı geldi hemen. Yani bana da “deli” diyebilirler diye düşündüm. Konuyu hiç açmadım.
| 24647 tıklama |  Email | Devamını oku
Parapsikoloji Genel/Bilimsel Açıklamaları
Yazar:Sultan Tarlacı
solty1970 videoları Dailymotion'da
| 8501 tıklama |  Email
Parapsikoloji Genel/Durugörü
Yazar:Sultan Tarlacı
Duyular dışı algıya (DDA) geçmeden önce duyularımızla olan algıyı öncelikle bir hatırlamamız gerekir. Bildiğiniz üzere beş duyumuz var. Bunlar görme-işitme-koklama-tat ve dokunma. Anaokulunda öğretilen BEŞ duyumuz, değişik bakış açılarına göre 5’den 10-21 ve en fazla 33 duyuya kadar çoğaltılabilir. Örneğin, görmeyi sadece ışık olarak ele alabileceğiniz gibi, ışık-renk olarak iki kısma ayrılabilir, ya da daha da ileri gidip ışık görme ve temel üç renk görme (kırmızı-yeşil-mavi) olarak 4’e çoğaltılabilir. Son yıllarda hayvanlarda manyetik alan duyumu da tespit edildi ve ona da 6. duyu dendi. Günlük yaşamda kullandığımız beş duyumuz, hem mekânla yani uzaklıkla hem de zamanla sınırlanır. Mekânla-uzaklıkla ya da uzayla derken şunu kastediyorum. Yani, belli bir mesafenin uzağındaki bir şeyi göremezsiniz, belli bir mesafeden uzakta bir sesi işitemezsiniz. Bir şeyin tat duyumunu almanız için, onun dilinize değmesi yani sıfır mesafede olması gerekir. Aynı zamanda, zamanla da sınırlıdır beş duyumuz. Bütün günlük duyularımız, şu an içinde işler. Yani bu şu demektir. Gelecekten bir görüntü göremezsiniz, gördüğünüz şu ana aittir. Gelecekten bir ses işitemezsiniz. İşittiğiniz şu ana aittir. Yani beş duyumuz, hem mekânla sınırlıdır hem de zamanla sınırlanmış, hapsedilmiştir. Evrende acaba bu duyularla mı sınırlıyız? Bunların dışında, var olan sıradan duyularımızın dışında, onların sınırlamalarına tabi olmayan başka duyularımız olamaz mı?
| 8089 tıklama |  Email | Devamını oku
Parapsikoloji Genel/Bilimsel Açıklamaları
Yazar:Sultan Tarlacı
Bu yeni bir bilim sanıyoruz. Aslında tarihi eski ama yeni keşfedilmiş gibi sanki… NöroKuantoloji nedir? Biraz bahsetmeniz mümkün müdür? Evet, NöroKuantoloji, yeni bilimin adı. Henüz 8 yaşında, bilimin tarihine bakıldığında emekleme aşamasında. 2002 yılında ülkemizden doğdu. Bugün artık tüm dünyada ilgili camiada bilinen bir dal. NöroKuantoloji, herkesin çok konuştuğu, “Kuantum Beyin, Bilinç” ifadelerinin akademik adı. Temelde iki ayağı var NöroKuantoloj’nin. Birisi, kuantum fiziğinde ölçme sorunu denen ve 90 yıldır kafaları kurcalayan tartışmaları konu ediniyor. Kuantum fiziğinin, insan bilinci ile ya da gözleyen birisi ile ilişkili olabileceği, bundan yaklaşık 100 yıl önce, kuantum fiziğini kuran babaları tarafından öne sürülmüş. Bu konuda geniş tartışmalar yaratmışlar. Ancak, ne hikmet ise, kuantum fiziğinde bilinçli kişinin ya da bilinçli bir gözlemcinin rol oynayabileceğini tartışanlar, yaklaşık 80 yıl fizikçiler oldu. Bilinçle ilgilenen sinir bilimciler ise bu konudan hiç haberdar olmadı ya da önemsemediler. Son 20 yıldır, artık sinir bilimciler de fizikçilerle bu konu üzerinde, beraber tartışmaya başladılar. Hatta hatta bilinç ve kuantum fiziği konulu ortak uluslar arası kongreler yapılır oldu. Bu tartışmanın merkezinde, bilinçli gözlemci yani insan yatıyor ve insanın, evrenin “oluşları” üzerinde sonuç belirleyici etkisi olabileceğini öne sürüyorlar.
| 8512 tıklama |  Email | Devamını oku
Parapsikoloji Genel/Bilimsel Açıklamaları
Yazar:Sultan Tarlacı
Siz bir nörologsunuz, hatta TÜBİTAK'tan ödül almış birisiniz. Nasıl ilgi duymaya başladınız bu konulara? Benin parasikolojik konulara ilgi duymam, çoğu kişi gibi çocukluğumdan başladı. Lise yıllarında bir çok parapsikolojik konuyla ve kuantum fiziği ile ilgilendim. O zamanlar merak duygusu ve bilinmeyene olan ilgiydi. Aynı ilgi yıllarca devam etti ve konuya en yakın olan sinir sistemi hastalıkları doktoru oldum. Beyin ve sinir sistemi, mistisizmle bir aradaydı çünkü. Daha sonraları işi daha da ileri görürerek 2003 yılında NeuroQuantology adlı, uluslararası bir bilimsel dergi yayınlamaya başladım. Derginin amacı, beynin ve bilincin sınırlarının nerelere ulaştığını kuantum fiziği açısından ele almaktı. Çok ilgi gördü ve dergi 2008 yılında uluslararası indekslere kabul edildi. Bu çok önemliydi, çünkü, Türkiye’de 950 akademik-bilimsel dergi var ve sadece 59 tanesi uluslararsı indekslere girebilmiştir.
| 8557 tıklama |  Email | Devamını oku
Parapsikoloji Genel/Psikokinezi
Yazar:Sultan Tarlacı
Parapsikoloji bilimsel yöntemi ve uygulaması tartışılan birçok konuyu inceler. Bu alanda biliminsanlarından çok şarlatanların sesi çıkar. Toplum önünde genellikle popüler olmaları nedeniyle şarlatanlar bulunur. Biliminsanlarının sesinin az çıkmasından dolayı yanıtlardan çok sorulardan oluşan bir konudur. Parapsikoloji, tıpkı metafizik gibi kenarda olan ve tam bilim olarak olgunlaşmamış bir çalışma alanıdır. Kelime anlamı olarak psikolojinin ötesinde, ardında, kenarında bulunan manasındadır.
| 14726 tıklama |  Email | Devamını oku
Parapsikoloji Genel/Psikokinezi
Yazar:Sultan Tarlacı
Fizikçi Helmut Schmidt’in geliştirdiği PK deney aygıtları günümüzdeki en önemli deney aygıtlarıdır ve adına atfen “Schmidt Makineleri” olarak anılırlar. Rhine deneylerinde kullanılan rastlantı üreteci olan zar yerine radyoaktif elementlerin parçalanma mekanizmalarındaki rastlantılardan yararlanırlar.
| 10843 tıklama |  Email | Devamını oku
Parapsikoloji Genel/Ölüm ve Ötesi
Yazar:Sultan Tarlacı
Ölüme Yakın Deneyim (ÖYD) bir çeşit beden dışı deneyimdir ve kişinin bilinçli zihninin fiziksel bedeninden ayrılarak deneyimlediği bir durumdur. ÖYD esnasında tüm yaşananların üç boyutlu bir yeniden gösterimi yaşanır. Ancak bu ardışık bir film izleme gibi değildir. Bir anda oluşur. Her şey çok hızlı olmasına karşın, her şeyi anımsamaya olanak verecek kadar yavaştır. Yaşamdaki her türlü duyguyu, sevinç ve üzüntüleri deneyimler kişiler. İlişkide bulundukları kişilerinde tüm duygularını hisseder kişiler. "Diğer tarafta" edinilen bilgi ardışık değil, "kütleler halinde" gelir. Tüncedeki sözcükler veya filmdeki sahneler gibi ardışık biçimde dizilmek yerine, tüm bilgi, kişinin bilincine bir anda adeta "patlar". Bu bilgi kümeleri ardışık olmadıklarından, bunları sözcüklere dönüştürüp anlatmak çaba gerektirir. Bazen insan anlayışının ötesinde kavramlar ve dil gerektirir.
| 8648 tıklama |  Email | Devamını oku

Powered by AlphaContent 4.0.7 © 2008-2025 - All rights reserved