Giriş Yap-Kayıt Ol
Bir Kelime Öğren
GESTALT |
Uzaktan Görü |
Pirokinesis |
Kelimeler
. | GESTALT |
. | Uzaktan Görü |
. | Pirokinesis |
. | Cadı Tahta |
. | Zombi |
Designed by: |
Parapsikoloji Genel/Durugörü
Yazar:Sultan Tarlacı
Duyular dışı algıya (DDA) geçmeden önce duyularımızla olan algıyı öncelikle bir hatırlamamız gerekir. Bildiğiniz üzere beş duyumuz var. Bunlar görme-işitme-koklama-tat ve dokunma. Anaokulunda öğretilen BEŞ duyumuz, değişik bakış açılarına göre 5’den 10-21 ve en fazla 33 duyuya kadar çoğaltılabilir. Örneğin, görmeyi sadece ışık olarak ele alabileceğiniz gibi, ışık-renk olarak iki kısma ayrılabilir, ya da daha da ileri gidip ışık görme ve temel üç renk görme (kırmızı-yeşil-mavi) olarak 4’e çoğaltılabilir. Son yıllarda hayvanlarda manyetik alan duyumu da tespit edildi ve ona da 6. duyu dendi. Günlük yaşamda kullandığımız beş duyumuz, hem mekânla yani uzaklıkla hem de zamanla sınırlanır. Mekânla-uzaklıkla ya da uzayla derken şunu kastediyorum. Yani, belli bir mesafenin uzağındaki bir şeyi göremezsiniz, belli bir mesafeden uzakta bir sesi işitemezsiniz. Bir şeyin tat duyumunu almanız için, onun dilinize değmesi yani sıfır mesafede olması gerekir. Aynı zamanda, zamanla da sınırlıdır beş duyumuz. Bütün günlük duyularımız, şu an içinde işler. Yani bu şu demektir. Gelecekten bir görüntü göremezsiniz, gördüğünüz şu ana aittir. Gelecekten bir ses işitemezsiniz. İşittiğiniz şu ana aittir. Yani beş duyumuz, hem mekânla sınırlıdır hem de zamanla sınırlanmış, hapsedilmiştir. Evrende acaba bu duyularla mı sınırlıyız? Bunların dışında, var olan sıradan duyularımızın dışında, onların sınırlamalarına tabi olmayan başka duyularımız olamaz mı?
|
Bilim Felsefesi/Bilim Adamları
Yazar:Sultan Tarlacı
Whitehead (1861-1947), olaylara ve nesnelere, algılara oranla öncelik tanıyarak doğa felsefesini kurmaya çalıştı. Amacı, algılar dünyası ile bilim dünyası arasında bir uzlaşma kurmaya yöneldi. Doğanın ikiye bölünmesini kabul etmiyordu. Ona göre doğa ancak kendi oluşu içinde kavranabilirdi. 1930’lardan sonra metafiziksel bir bakış açısı kazandı ve tarafsız, non-animist, birleşik-deneyselci (panexperientialist) bir tekçiliği savundu.
|
Bilim Felsefesi/Bilim Adamları
Yazar:Sultan Tarlacı
Forel (1841-1912), 1885’te özel bellek yetenekleri üzerine tartışarak “insanın bilinçsiz belleğinin çok büyük olduğunu” öne sürdü. Piyano çalmanın da bir çeşit bilinçsiz belleğin bir örneği olduğunu belirterek “devinimsel belleğin” başlangıçta tam olarak bilinçli olduğunu ve daha sonra bilinçsiz tekrar ettiğini yazdı. Yine, bunaması olan hastaların yeni beceriler öğrenme ve bellekte tutmalarının zor olduğunu, ertesi gün bunları kendilerinin önceki deneyimleri olarak bilinçli hatırlamalarının mümkün olmadığına dikkat çekti. Bu fikri ile bellek ve bilinç arasındaki ilişkiyi ilk fark edenlerdendi.
| 1521 tıklama | Email
|
Dost Yazarlarımız/Dost Yazarlarımız
Yazar:Prof. Dr. Uğur Kaynak
Evrenin doğuşu ile ilgili teorilerin doğruluğunu saptayan en önemli ölçütler (kriterler), şunlardır: 1.İleri sürülen herhangi bir Teorinin, çekirdek fiziğindeki atom altı parçacıkların cinslerini ve davranışlarını saptayan gelişmelerle uyuşması. 2.Bu günkü Baryonik (ağır parçacıklı) Evrenin bileşimi olarak, %74 Hidrojenden, %24 Helyumdan, ve %2 Ağır elementlerden oluşabilmesi için teoride zorlayıcı düzenlemeler yapılmasına gerek olmaması.
|
Bilim Felsefesi/Bilimin Anlamı
Yazar:Sultan Tarlacı
MÖ 4000 Afyon bitkisinin, duygudurum üzerindeki neşelendirici etkileri Sümer kayıtlarına geçti., MÖ 2700 Shen Nung, akupunkturun başlangıcı. MÖ 1700 Sinir sistemi hakkında ilk yazılı kayıt; Edwin Smith'in cerrahi papirüsü. Omurilik yaralanması olanların tanı ve tedavisinden bahsedildi. İlk olarak “beyin” kelimesi sembolleştirildi.
|
Yarışmalar/2010-003
Yazar:Sultan Tarlacı
Gerçekten iyi bir tespit yapmış: Ancak, çizimi tarifinden çok daha iyi. "öncelikle yan dönmüş bir kalp benzeri şekil gördüm. Lakin altı yoktu. daha sonra uzakta bir patmala gördüm. Bu patlamadan, atom bombasının patlamasına benzer bir patlamaydı. Patlamanın altında ki şekli net göremedim. Bir gemi ya da bir üs ya da bir zemin olabilir. Geniş bir ova üzerindeydi ya da deniz üzerindeydi. Geniş bir alandı. Üzgün masum (kadın ya da çocuk) yüzü vardı. Daha sonra kalp şekli belirginleşti."
| 8772 tıklama | Email
|
Powered by AlphaContent 4.0.7 © 2008-2025 - All rights reserved