İlkel Topluluklarda Paranormal Tezahürler PDF Yazdır e-Posta
Sultan Tarlacı tarafından yazıldı.   
Cumartesi, 16 Şubat 2013 21:45

İlkel topluluklarda, doğayla haşır neşir bir halde yaşayan yerli (aborigines) dediğimiz insanlar uzun bir süre dir, özellikle Avustralya'daki doğal çevreleri içinde, antro pologları ile paikologların çalışma konusu olmaktadırlar: Bu tür bir araştırmayı yürüten bir antropolog, parapsikolojik çalışmalar hakkında pek bilgili olmadığı halde,yerlilerin kendi aralarında paranormal bir iletişim içinde bulundukları ve durugörü yeteneğine sahib oldukları gerçeği ile Yüzyüze gelecek ve hayretler içinde kalacaktır.

 

a -Dr. EIkin'in Yerliler ArasındaYapılan Deneyimlerle İlgili Görüşleri
Avustralya, Sidney üniversitesi antropologlarından Dr, A. P. Elkin, Taş çağı şartları içinde yaşayan Avustralya Buşmanları'nın yaşamı üzerine bilimsel bir araştırma yaptı, Sonuç olarak, bu insanlarda keskin bir koku alma duyusunun yanısıra telepati ve kehanet gibi duyu-dışı algılamaların bulunduğunuda ortaya koydu.

«Yüksek Dereceden Yerliler» (Aborlginal Men of High Degree») adlı kitabında Dr. Elkin, eğer bir yerli uzaktaki bir köyden telepatik bir bilgi aldığını söylüyorsa bunun daima doğru çıktığını, hiçbir iletişim aracına sahip olmayan bu insanların söz konusu bilgiyi telepati dışında herhangi bir yöntemle elde etmelerinın imkansız olduğunu yazıyor. Dr. Elkin'in kitabından öğrendiğimize göre, yeni bir köye girişinde daima köy halkını kendisini karşılamak üzere hazır buluyordu. Herhangi bir haberci, duman işaretleri ya da tamtam sesleri aracılığıyla haber almaları sözkonusu olmamasına karşılık Dr. Elkin'in köylerine geleceğini biliyorlar ve bunun için de hazırlık yapıyorIardı. Daha da ötesi, nereye gideceğini de telepatik olarak anlayabiIiyorIardı.

Dr. Elkin'in diğer bir gözlemi de, yüzlerce kilometre ötede biri doğduğu yada öldüğünde yerlilerin bunu bilmesiydi. Dr.Elkin, bütün bu paranormal tezahürleri incelediğinde gördü ki, Buşmanlar telepati olgusunu kendilerine özgü kavramlarla açıklayabiliyorlardı: Avustralya yerIilerine göre kendi düşünceleri, görünmez olmasına rağmen, uçarak havadan gönderiIebilirdi.



b -Psikolog L. 'Rose’n YerIiler Arasındaki Araştırmaları
Dr. Elkin'in gözlemlere dayanan incelemelerinin yanı sıra Sidney Universitesi psikologlarından Lyndon Rose da Avustralya düşmanları arasında parapsikolojik çalışmalar yapmıştır, Ancak, bu kez gözlemlerle yetinmeyen L. Rose, konuya açıklık getirici ,bazı deneylere başvurmuştur .. Yerlilere uyguladığı bu deneyler,Dr .J. B. Rhine'ın klasik yöntemlerinden uyarIanmıştı.

Örneğin, zar deneylerinde, değişik renkten beş adet zar kullanılıyordu. Bu zarlar bir kutuya yerleştiriliyor, üzerinde deney 'uygulanan 'yerliden; bu zarları teker teker kutudan dışarıya, atması ve dikkatini düşmekte olan her zarın rengi üzerinde yoğunlaştırması isteniyordu.Zar atılmakta olduğu kulübeden iyice uzakta bulunan bir diğer kulübede de 'aIıcı' görevini üstlenen bir yerli bekliyor ve arkadaşının attığı her zarın rengini tahmin ediyordu.İstatistik hesaplarına vurulan sonuçlara göre, 'uygar' kişiler arasında uygulanan bu tür deneylerde isabet ortalaması %20 civarında değişirken yerlilerin isabet ortalaması % 50'yi geçiyordu!

Psikolog L. Rose'un kullandığı bir diğer deney aracı da mühürlenmiştir kutu içine konulmuş bir sigara idi. 3 ayrı yerliye kutunun içindeki nesneyi tahmin etmelerini söyledi. Buşmanların ikisi 'tütün ve kağıt' derken üçüncüsü bu nesnenin sigara olduğunu belirtti. Sonuç gerçekten çarpıcıydı - üçte üç! Aynı deneyi daha da güçleştirmek isteyen L. Rose bu kez kutunun içine ' bir ağızlık koymuştu. Rasgele seçilen on Buşman teker teker kutunun bulunduğu kulübeye sokuldular, Bu insanların arasında daha önceden ağız1ık görmüş hiç kimse yoktu. Ancak, aralarından dokuz tanesi, kutunun içindeki nesnelerin rengini, biçimini ve uzunluğunu rahatlıkla tanımlayabildiler. Duke Üniversitesi'nde uygulanmış olan benzeri bir deneyde ise on öğrenciden sadece biri doğru tahminde bulunabilmişti.

İIkel toplumlar ile yerliler "arasında tezahür eden psi güçleri üzerine yazılmış ilginç iki makaleden biri, «Fate» dergisinin Aralık 1968 sayısında, diğeri de «Tomorrow» dergisinin Sonbahar 1961 sayısında yayımlanmıştı.